Vize ile ilgili detayları Vize Rehberi bölümünde detaylı anlattım, Rusya vizesi almak istiyorsanız okuyabilirsiniz. Vize işlerini halledince Pegasus’un yeni rotası olan İstanbul – Nizhy Novgorod uçağına biletimi alıp yola düşünüyorum. Sabaha karşı havalimanına iniş yaptım. Arkadaşların yolladığı taksi ile oldukça uzak olan şehir merkezine hareket ettim. Şehirde biraz zaman geçirip, direk çok görmek istediğim Tataristan’ın başketin Kazan şehrine gitmeye kadar veriyorum. Nizhy Novgorod şehrinden her akşam hareket eden yataklı tren ile Tataristan’ın başkenti Kazan şehrine gidebilirsiniz. Tren biletimi yataklı olan bölümden aldığım için güzel bir uyku sonunda sabah 06:30 Kazan şehrine varıyorum.

Sabah erken olduğu için etrafta kimse yok, açık bir yer bulmakta zor. İlk olarak şehrin en ünlü caddesi olan Bauman gidiyorum. Burada 24 saat açık bir Mcdonalds var. MC Cafe de kahvaltı yaptıktan sonra caddesinin sonunda yer alan katedrale doğru gidiyorum. Aslında Katedral demek yanlış olabilir, şuan kule görevi görüyor gibi. İçeri giriş olmadığı söylediler veya benim ziyaretim esnasında kapalıydı bilemiyorum. Katedralin hemen arkasında güzel de bir kilise yer alıyor. Kilisenin için dışı kadar güzel değil maalesef.

Saattin ilerlemesiyle cadde biraz olsun hareketlenmeye başladı. Mağazalar açılıyor, insanlar ise bir yerlere yetişme çabasında. Bauman Caddesinde Kazan şehrinin meşhur kedisi Alabrıs’un bronzdan heykeli ve  bronzdan bir saltanat arabası yer alıyor. Alabrıs kedisinin bu kadar meşhur olmasının bir sebebi var.

1745 senesinde Kazan’ı ziyaret eden, Çarlık Rusya’sı Çariçesi, Petro ve Katerina’nın kızı Yelizaveta Petrovna (1741-1762), Kazan’da hiç fare olmadığını fark eder. O zamanlar Kazan’da fare yakalamada usta olan güçlü, büyük kalıplı ve kısa kuyruklu erkek kediler çok popüler. Çariçe Kazan’dan ayrıldıktan sonra aynı dönemde St. Petersburg’un inşaat halindeki ünlü Kış Sarayı’nı fareler istila etmiş olduğu haberi alır. Çariçe’nin emri ile Kazan’dan otuz tane erkek kedi Petersburg’a gönderiliyor. Kediler bu fareler ile mücadelede öylesine büyük başarı sağlıyor ki ve bunun hatırasına 17. ve 18. asırlarda “Alabrıs” adıyla anılan Kazan kedileri meşhur olmuş.

Caddeyi diğer ucunda ise Kazan Şehrinin simgesi Kul Şerif Camii yer alıyor. Kısa bir yürüyüşten sonra Kazan Kremlin’nin önüne geliyorum. Giriş kapısının önünde Musa Celil Heykeli yer alıyor. II. Dünya Savaşı’nda şehit düşmüş bir halk kahramanı. İçeriye girince farklı bir yere gelmiş gibi hissediyorsunuz. Oldukça  bakımlı, temiz, düzenli bir yer. Kazan Kremlinin içerisinde Müze Binası, Kul Şerif Camii, Meryem Ana Müjde Kilisesi Tataristan Devlet binası ve Pisa kulesi gibi gibi eğik olan Süyüm Bike (Sevim Sultan) Kulesi.

Süyüm Bike, Kazan hanı Sefa Geray’ın hanımıdır. Sefa Geray ölünce, oğlu tahta çıkamayacak kadar küçük olduğundan, halkın isteğiyle tahta çıkmıştır (1549). İvan Gazanıy (Korkunç Ivan) Kazan’ı alınca kendisiyle evlenmek istemiş. Süyüm bike’de 7 gün içinde bir kule inşa ederse, onun teklifini kabul edeceğini belirtmiş. 7 katlı kule, 7 günde inşa edilince, eğri olduğu görülmüş. Süyüm Bike Sultan kuleyi ziyarete gittiğinde, üstten atlayarak intihar etmiş. Kırmızı tuğladan yapılmış 53 metre yüksekliğindeki bu kule, Kazan Kalesi’nin de içinde bulunduğu şehrin en yüksek noktasına inşa edilmiş. Kulenin hem karşı tarafında ise Kazan şehrinin sembolü haline gelmiş olan müthiş bir cami yer alıyor.

Kul Şerif Cami

Dünyadaki en güzel camilerden birisidir. Rus çarı korkunç İvan tarafından yaklaşık 500 yıl önce yıkılan cami, 10 yıllık yapım çalışmalarının ardından aynı yerde Rusya’nın en büyük camisi olarak yeniden inşa edilmiştir. 14 milyon dolara mal olmuş ve 19 dönümlük alana kurulmuştur. Avrupa’daki en büyük camilerinden biridir. Korkunç İvan Kazan şehrini istila edince camiye ismi veren Kul Şerif ve öğrencilerini şehit eder. 1996 yılında göz kamaştırıcı mimarisiyle tekrar inşa edilir ve Kul Şerif Camii ismi verilir. Caminin giriş katınca sürekli Kuran-ı Kerim okunuyor. İbadet etmek için üst kata çıkmanız gerekmektedir.

Kazan Katedralini gezdikten sonra havada sıcak olunca şehirdeki oldukça büyük olan Aquapark’a gitmeye karar veriyorum. Aquapark’la ilgili detayları okuyabilirsiniz. Aquapark’da eğlenceli birkaç saat geçirdikten sonra ki durağım şehrin bir diğer simgesi olan ve benim yakından görmek istediğim Kazan Nikah Salonu (Центр семьи Казан). Küre şeklinde olan yapı Kazan nehrinin kıyısında yer alıyor ve en üst katında seyir terası yer almakta. Seyir terasına çıkmak isterseniz 100 Ruble ödemeniz gerekli. Parkta biraz dinlenip biraz drone uçurduktan sonra Kazan nehrinin üzerinde yer alan köprüden yürüyerek nehrin diğer yakasın geçiyorum.

Nehrin tam karşısında yer alan Kremlin Embankment yer alıyor. Nehrin kenarında kurulmuş olan alanda çeşitli kafeler, oyun alanları, bisiklet ve paten parkurları, spor alanlarının yer aldığı oldukça sık ve geceleri ışıl ışıl olan bir yer.

Tam karşısında ise oldukça geniş bir park ve oldukça gösterişli bir devlet binası yer almakta. Binanın ortasında büyük bir ağaç inşaa etmişler ve geceleri oldukça güzel fotoğraflar geçebilirsiniz. Park da biraz oturup dinlenmek maalesef mümkün değil. Devasa büyüklükte sivrisinekler size direk saldırıyor. Birkaç ısırıktan sonra hemen parktan kaçıyorum. :)

Şehirden ayrılmadan önce akşam vakti bütün ışıltısıyla sizi kendisine çeken Kazan Kremlinini ve Bauman caddesini görmek istiyorum. Şehir akşam ayrı gündüz ayrı güzel. Saat 21:45 hareket eden yataklı tren ile Nizhy Novgorod şehrine doğru hareket ediyorum. Bir sonraki durakta bakalım neler bekliyor.

Kazan Şehri Nerede ve Nasıl Gidilir?

Kazan Şehri başkent Moskova’ya 820 km uzaklıkta yer almaktadır. Rusya’da oldukça yaygın olan trenler ile şehre ulaşmanız mümkündür. Hergün 3-4 tane tren seferi bulunmaktadır. Özellikle gece hareket eden yataklı trenleri tercih etmenizi öneririm. Konforlu ve temiz olan trenler size farklı bir deneyim yaşatacaktır. Direk Türkiye’den Kazan şehrine gitmeyi planlıyorsanız direk uçuş yapan havayolu şirketleri bulunmaktadır. Uçuşlar çok sık olmadığını için biraz pahalı olabilir.