Tokyo’daki 3. ve 4. Günlerim
Japonya’daki ilk 2 günümde çok fazla bir yer gezememiştim. Ama düzgün bir program dahilin de Tokyo’daki görülmesi gereken önemli yerleri görebilirsiniz. Tokyo’da 2 tam gün daha geçirip, 5. günümde Kyoto şehrine geçmeyi planlıyorum. Tokyo’daki 3. Günümde erkende kalkıp hemen dışarı çıkmak istiyorum ama ne mümkün. Hava şartları pek izin vermeyecek gibi, dışarıda şiddetli rüzgar ve sağanak yağış var. Tabii hava koşulları gezmeme engel olmayacak, çünkü Tokyo’da 2 tam günüm var ve şehri gezmem gerekli. O yüzden hemen dışarı çıkmak için odamı terk ediyorum.
Instagram hesabımı takip etmek için –> @around.together
Resepsiyon indiğimde O-oteldeki görevli kadın Şiddetli Tayfun uyarısı olduğunu dışarı çıkmamam gerektiği tekrarlayıp duruyor. Tamam, anlıyorum ablacım ama gezmem lazım diyorum. Ben çıkacağım, o çıkma falan derken TV açtı ve haberleri gösterdi. Yıkılan ağaçlar, uçan çatılar falan, gerçekten de durum sıkıntılı biraz. 2 gün sonra Tokyo’dan ayrılıyorum o yüzden gitmem gerek diye tekrarlayınca ben Şemsiye vereyim bari dedi. Şemsiyem yoktu ve de alayım desem gerçekten pahalı, en ucuza 9 -10 dolar falan o şemsiyede zaten rüzgara her halde 15 dakika falan dayanır.
Otelden şemsiyeyi de aldığıma göre hemen kahvaltı yapıp gezmeye başlamam lazım. Japonya seyahatim boyunca Kahvaltı işini pastanelerde hallettim diyebilirim. Bizdeki gibi olmasa da poğaça, börek veya kek tarzı şeyler yiyerek hallettim.
Tokyo’da ki 3. Günümde Gezdiğim Yerler;
- İmparatorluk Sarayı
- Yasukuni Jinja Tapınağı
- Ueno Parkı
- Ueno Hayvanat Bahçesi
- Giza Bölgesi
- Akibahara Bölgesi
Kahvaltımı yaptıktan sonra hemen Metro’ya binip bugün ki ilk ziyaret edeceğim yer olan İmparatorluk Bahçesine gidiyorum. İmparatorluk Sarayı gitmek için Otemachi İstasyonundan inmeniz gerekmektedir. İmparatorluk Sarayı baya büyük bir bahçenin içerinde yer alıyor.
İmparatorluk Sarayı
İmparatorluk Sarayı şehrin tam ortasında yer alıyor. Bahçeye girmek için ücret ödemiyorsunuz. Sadece size girişte bir tane bilet veriyorlar, daha doğrusu bilet de değil kart. Çıkışta bu karttı geri iade etmeniz gerekli. Bu yüzden kesinlikle kaybetmeyin deyip sarayı anlatmaya başlıyorum.
İmparatorluk ailesi tarafından halen kullanımda olan Tokyo İmparatorluk Sarayı 1457‘de Feodal Lord Ota Dokan’ın şehrin ilk kalesini inşa ettiği yerde duruyor. İlk inşa edilen yapının kalıntıları halen bahçede görülmekte. Sarayı çevreleyen iki metrelik kalın duvarlar ve surlar var. Surların dışında ki kanallarda ise su bulunuyor. Sarayın en güzel yeri ise ünlü Nijubashi Köprüsüne kesinlikle aşık olacaksınız. Sadece burayı görmek için gidilir, o kadar güzel bir yer. Kendiniz tarihi bir filmin içinde hissedebilirsiniz.
Ziyaret Saatleri: Pazartesi ve Cuma kapalı, Diğer Günler; 09.00 – 17.00
Giriş Ücreti: Ücretsiz, Fakat size verilen kartı kaybetmeyin.
Yasukuni Jinja Tapınağı (Shinto Shrine)
İmparatorluk Sarayında çıktıktan sonra yürüyerek Yasukuni tapınağı geçmeye karar veriyorum. Saray ile tapınak arası çok uzak değil. Beklediğimin aksine hava da çok kötü olmadığı için yürümekte sorun yok.
Yasukuni tapınağı İmparator Meiji’nin emri üzerine 1869 yılında rejimin kuruluş savaşı olan Boshin Savaşı’nda ölenleri kutsayan mabet olarak inşa edilmiş. Japonya’nın emperyalist savaşlarında şehit olan askerleri törenlerle bu tapınakta anılırlar. Tapınakta 1 tane de müze buluyor, ben ziyaret ettiğimde kapalıydı. Belki sizin ziyaret zamanız da açık olabilir.
Ziyaret Saatleri: Her gün açık
Giriş Ücreti: Tapınak Ücretsiz, Müze ise Ücretli.
Tapınağı gezdikten sonra Tokyo sokaklarında gezmeye, gözüme hoş gelen bir yerlerde bir şeyler yemeye karar verdim. Yol üzerinde hızlıca yemek yiyebileceğiz birçok mekan var. Zaten Asya ve Uzakdoğu kıtasına gidenler biliyor, her köşe başında 7eleven, Mini Stop veya benzeri marketler bulunuyor. Bu marketlerde hazır yemekler açık, yine markette ısıttırıp oturup yiyebiliyorsunuz. Hem ucuz hem de fazla zaman kaybı olmuyor. Yol üzerinde gördüğüm restaurantlardan birisine girip hemen Noddle siparişi veriyorum. Japonya’da yemeğin yanında içecek ve çorba ücretsiz geliyor, Fix menü gibi bir şey.
Ueno Parkı ve Ueno Hayvanat Bahçesi
Yemeğimi yedikten sonra Ueno parkına ve Hayvanat bahçesine gitmek üzere Tokyo sokaklarında yürümeye devam. Eğer metro ile gelmeyi planlıyorsanız Ueno durağında indiğimizde karşımıza Ueno parkı çıkacaktır. Ueno Park 1873 yılında kurulmuş devasa bir yer. Park o kadar büyük ki içerinde Tokyo Ulusal Müzesi, Ulusal Sanat Müzesi, Tokyo Büyükşehir Sanat Müzesi, Bilim Müzesi başta olmak üzere 6-7 tane müzeye ev sahipliği yapıyor. Sadece müze mi, tabi ki de hayır Hayvanat Bahçesi, Akvaryum ve birçok tapınak yer alıyor. Parktaki en önemli yapı ise 17. yüzyıldan kalma Toshogu Türbesi.
Ueno parkındaki müzeleri gezmedim, hem çok pahalıydı, hem de Ulusal müzeler pek ilgimi çekmiyor. Müzelerin giriş ücretleri 500- 600Yen arasında değişiyor. Parktaki Hayvanat Bahçesine girmek isterseniz daha doğru tercih olur. Çinliler tarafında Japonya’ya hediye edilmiş olan Pandaları görebilirsiniz.
Ziyaret Saatleri: Her gün 09.00 – 17.00 ( Son biler satış 16.00)
Giriş Ücreti: 600 Yen, öğrenci indirimi sadece 18 yaş altı için geçerli.
Ueno Parkından çıktıktan sonra Akihabara’ya gitmek için başlıyorum yürümeye yol üzerinde güzel bir shushi restaurantına uğruyorum. Aslında karnım aç değil ama aperatif olarak yiyebilirim. Sushi restaurantında garson yok. Masanın önünden bant geçiyor ve siz istediğiniz beğendiğiniz Sushi’yi alıp yiyorsunuz. Fiyatları ile bilgileri ise yine masanın üstünde yer alan dokunmatik ekrandan görebiliyorsunuz. Sizin yemek istediğiniz bir Sushi varsa vede bantta yoksa ekrandan sipariş verebiliyorsunuz. Saniyeler içinde banta koyuyorlar ve sizin masa numaranızın önüne Sushi’niz geliyor. Sushi’yi alınca bant dönmeye devam ediyor. Oldukça süper bir sistem, Sushi’lerin fiyatları ise ortalama 1500 Yen’den başlıyor.
Sushi’leri yedikten sonra yürümeye devam. Yol üzerinde birçok hediyelik eşya satan ve turistik olmayan dükkânlar buldum. Özellikle outlet ürünler çok ucuz ve de hepsi marka, Nike Adidas, Le Coq Sportif, Fila vede daha birçok ürün vardır. Kendime uygun bir şeyler aldıktan sonra yola devam edip, Giza bölgesinde gitmeye karar verdim.
Giza Bölgesi
Giza beş eski yolun kesiştiği alan üzerinde bulunuyor. Şehrin en işlek alışveriş bölgeleri arasında yer alıyor. Yüzyıllar boyunca ülkenin ticaret merkezi olan bölge; seçkin mağazalara, gösterişli yapılara ve sevdikleriniz için hediyeler alabileceğiniz çok sayıda alışveriş merkezine de ev sahipliği yapıyor. Tabii bu kadar meşhur olunca fiyatlarda diğer yerlere göre daha pahalı. :)
Giza ve çevresini gezdikten sonra ilk gün gittiğim ama pek bir hareketliğin olmadığı Akihabara bölgesine gidiyorum.
Akihabara Elektronik Çarşısı
Japonya’nın en popüler ve en büyük elektronik mağazalarının bulunduğu Akihabara Elektronik çarşısında, Fotoğraf makinesi, Bilgisayarlar, Masaj aletleri, Tencere tava ve Cep telefonlarından tutun Anime dergi ve filmlere kadar aklınıza gelebilecek her şeye ulaşabileceğiniz yer alıyor. Eğer Elektronik ürünlere meraklıysanız veya birçok almayı planlıyorsanız gitmeniz gereken yer burası. Bir şey almak istemiyorsanız bile gidin derim. Girdiğiniz mağazalarda saatlerce zaman geçireceğinizden hiç kuşkunuz olmasın.
Bütün gün yürüdüğün için mağazalardaki masaj koltuklarında saatlerce takıldım. Müthiş masaj yapan koltuklar var. Ayak bel, boyun, sırt her bir bölge için ayrı ayrı ürünler var. Hepsini denemek için zaman gerek, benimde zamanım bol zaten baya takıldım burada. Koltuklarda masaj yaptırırken uyumuş insanlar bile var, hiçbir görevli ‘’Ne oluyor kardeşim, uyan kal’’ falan demiyor. Bende iyice aletleri sömürdükten sonra mağazadan çıktım.
Hafiften karnım da acıkmaya başlamıştı. Kalabalığın yemek için sıraya girdiğin Japonya yemeğinden yemek için beklemeye başladım. Yediğim yemeğin ismi ‘’Takoyaki ‘’ yuvarlak kalıplara hamur sıkılıyor içine de ahtapot koyuyorlar. 6 veya 8’li olarak satılıyor. Beğenmezsem diye 6’lı olandan aldım ama müthiş bir lezzet. Başka gün tekrar yerim diye sokakları dolaşıyorum. Her yerde oyun salonları yer alıyor. Bilgeler ile oynana Japon oyunu Pachinko ile tanıştım. İnsanlar deli gibi oynuyor ve de müthiş gürültülü ortam. Kumarhane gibi bir ortam zaten ama kimse girişte kimlik veya başka bir şey sormuyor. Japonlar 1948 de icat edilmiş olan makinelerin bağımlısı olmuşlar. İnsanlar her sene 30 katrilyon parayı bu makinelere bırakıyormuş. Bu resmi kumarhaneler, Japonya’yı bir nevi Las Vegas’a çevirmiş durumda. İnsanları biraz izledim ama gürültüden rahatsız olmamak elde değil. Müthiş gürültülü bir ortam. Dışarı çıkıp sokaklarda gezmeye devam ettim. Sonrasında ise otelime dönmek üzere metro istasyonuna geçtim.
Bugün o kadar çok yürüdüm ki masaj koltuklarında zaman geçirmemiş olsaydım baya kötü olabilirdim. Otele dönüp uzanınca ne kadar yorulduğumu hissettim. Güzel bir küvet keyfi yapıp (Otelim baya farklıydı, Videosu Youtube Kanalımda) yatağıma uzandım. Yarın başka kapsül otelde kalacağım için yatmadan önce çantamı topladım, sabah sabah çantayla uğraşmak istemiyorum çünkü.
Tokyo’daki 4. Günüm Gezdiğim Yeler
Sabah 09.00 kalkıp otelden ayrıldım, aslında bir gece daha Tokyo şehrindeyim ama son gün Kapsül otelde kalıp deneyimlemek istiyorum. Otelin yakındaki pastacıda yine kahvaltı yapıp Kapsül otelin bulunduğu yere gitmek üzere metroya bindim. Otele check-in yapıp çantayı bıraktıktan sonra gezmeye başlayacağım. Tokyo’da bugün gezeceğim yerler ise şuralar;
- Yoyogi Parkı,
- Meiji Tapınağı
- Harajuku
- Shibuya
- Hachiko Heykeli
- Sensoji Tapınağı
- Robot Restaurant
Tokyo’daki son günümde tapınakları ve parkları gezmeye ayırdım. Diğer günlere göre hava daha güzel ve en önemlisi yağmur yok. Kapsül Otele çantamı bıraktıktan sonra ilk olarak Yoyogi parkına gitmeye karar verdim.
Yoyogi Parkı
Metroya binip Yoyogi istasyonunda inerek Tokyo’nun en büyük parkı olan Yoyogi’ye ulaştım. Yoyogi parkı, Tokyo’nun en büyük şehir parklarından birisi ve yaklaşık 550.000 metrekarelik alanı kaplayan yemyeşil bir orman. Meiji tapınağını da Yoyogi parkın içinde bulunuyor.
Yoyogi parkı baya büyük, ziyaret ettiğim de çok kalabalık değildi. Parkta 3 farklı giriş bulunuyor, tam parkın ortasında ise Meiji Tapınağı var.
Meiji Tapınağı
İmparator Meiji ve İmparatoriçe Shoken’e ithafen 1926 yılında inşa edilen Meiji Tapınağı İkinci Dünya Savaşı sırasında ciddi anlamda zarar görse de, 1958‘de yeniden inşa edilip, Tokyo’nun en önemli dini mekânlarından birisi. Tapınakta Kraliyet hazinelerinin muhafaza edildiği birde müze bulunuyor. Yapı çok önemli ama buraya gelmeden çok fazla herkes kesin gör müthiş bir yer diye anlatmıştı. Belki de bundan dolayı beklentilerim baya yüksekti ama benim beklentilerimi karşılamadı. İçeride sadece 10 dakika falan durup çıktım. Tapınaktan çıktıktan sonra Yoyogi parkında gezmeye devam ettim ve Harajuku bölgesin geçtim.
Harajuku
Yoyogi parkın yürüme mesafesin yer alan Harajuku bölgesi butikleri, mağazaları ve galerileri kadar özellikle pazar günleri burayı mesken edinen, cosplay ve gotik tarzda giyinen gençleriyle ünlü. Çizgi filmlerden aşina olduğumuz Pembe, Yeşil saçlı Anime karakteri gibi olan kızları çok farklı giyim tarzları ile burada görebilirsiniz. Harajuku’de gezdikten sonra Japonya’da en çok merak ettiğim yere doğru ilerledim. Dünya’nın en kalabalık yaya geçidi olan Shibuya’ya
Shibuya
Dünya’nın en kalabalık şehrinde en kalabalık yaya geçidi olması kadar doğal bir şey yok galiba. Shibuya yaya geçidi 4 yolun birleştiği bir noktada bulunuyor. Metro çıkışının olması ve de çevresindeki alışveriş merkezleri sebebiyle özellikle akşam saatlerinde acayip kalabalık oluyor. Yaya geçidini izlenin en iyi yolu metro istasyonun tam karşısında yer alan cafenin 2. Katına çıkmak. Shibuya yaya geçidinden geçenleri izledikten sonra dışarı çıktım. Şimdi ben yaya olarak bu geçidi kullanıyorum. Yaya geçidinden geçtikten sonra karşınıza Hachiko’nun heykeli çıkıyor. Hachiko ne diye düşünebilirsiniz. Hachiko vefalı bir Japon köpeği. Sahibi ile birlikte her gün Shibuya metro istasyonuna yürür, sahibi döneme kadar etrafta takılır, akşam yine sahibini beklermiş. Bir dün sahibini yine uğurlamış ama sahibi akşam geri dönmemiş. Sahibinin dönmesi için tam 10 yıl aynı istasyonda beklemiş. Bu bekleyişi Hachiko’nun öldüğü tarih olan 1934 yılına kadar sürmüş. Tabii Hachiko’nun hikayesi burada bitmiyor. Devamı detaylı yazdım okumak için tıklamanız yeterli. ”Sadık Köpek Hachiko”
Shibuya istasyonun Hachiko heykelinin bulunduğu yerde fotoğraf çekindikten sonra metroya binip Sensoji tapınağı gidiyorum. Bugün ki son ziyaret edeceğim yer Sensoji tapınağı sonrasında ise çok merak ettiğim Robot Restauranta gideceğim.
Sensoji Tapınağı
Sensoji’ye doğru yola çıktığım da yağmur başlamıştı. Tapınak ve parkları gezerken şansıma hep yağmur yağdı. Umarım bu kötü hava Japonya’daki diğer şehirleri gezerken peşimden gelmez. Tokyo’nun Asakusa bölgesinde yer alan Sensoji Tapınağı Tokyo’da ki en eski Budist tapınaktır. Tapınak MS 645 yılında Budist tanrıça Kannon’a ithafen inşa edilmiş. Tapınağa 3,3 metre yüksekliğindeki kırmızı kâğıt fenerin altında geçerek giriyorsunuz. Tapınak II. Dünya Savaşında tapınağın neredeyse tamamı yıkılmış. Şuan ise tapınağa yeni şeyler eklemeye devam ediyorlar.
Tapınağa giriş yapmadan önce, tapınağa kadar uzanan caddede alışveriş yapabilirsiniz. Tapınağı ziyarete gelen yerli ve yabancı turistlerin yiyecek, içecek ve hediyelik eşya alabilecekleri onlarca yöresel dükkân bulunuyor. 17. yüzyıldan beri ülkenin en önemli alışveriş merkezleri arasında yer alan caddede, Japon şekerleme çubukları, boyalı maskeler, biblolar ve kâğıttan fenerlere kolaylıkla ulaşılabiliyor. Tabii turistik bir yer olduğu için normale göre fiyatları biraz daha pahalı.
Ziyaret saatleri: Tapınak 24 saat açık. Ana Salon ise 06.00 – 17.00
Giriş Ücreti: Ücretsiz
Tapınağı gezdikten sonra Robot restauranta gitmek için tekrardan metroya bindim. Robot restaurant Japonya’ya gelmeden önce araştırmaların sırasında görmüştüm. İnsan her zaman Japonya’ya gelmiyor o yüzden gitmeyi en çok istediğim yerlerden birisi.
Robot Restaurant
Robot restaurant’a gitmeden önce internet sitesinden hangi saatlerde gösteri olduğunu kontrol etmenizi öneririm. İsmi her ne kadar restaurant diye geçse de burası gösteri yapılan bir yer. Giriş yapmadan önce biletimi alıp koltuk numaramı öğreniyorum. Gösteri henüz başlamadığı için değişik bir ortam da müzik dinleyip zaman geçiriyoruz. Show başlamasına yakın gösterinin yapılacağı yere iniyoruz ve bilette koltuk numarasına oturup bekleme başladım. İnsan boyundan büyük robotların uzaktan kumanda ile kontrol edilerek gerçekleştirilen bir Show. Arada dans gösterileri de var, Ben baya beğendim. Show sırasında video çektim, Youtube kanalıma yükleyeceğim, izlemek için kanalıma üye olabilirsiniz.
Robot restaurantta yaklaşık 2 saat zaman geçirdikten sonra gece kalacağım Kapsül otelime geçtim. Zaten Kapsül otel ve Robot restaurant birbirine yakın konumda yer alıyor. Japonya’da kapsül oteller baya meşhur. Geceyi burada geçirip yarın, yani Tokyo’daki 5. günümde şehirden ayrılacağım.
Emir Aşkın204 Posts
Seyahat Yazarı, Gezgin, “Aroundtogether” gezi sitesini hayata geçiren, gezmek için işinden istifa eden, Gemi İnşaa Mühendisi.
0 Yorum