Kazakistan’ın Eski Başkenti, Almatı
Uzun süredir Orta Asya’ya gitmek istiyordum. Uçak biletimi aldığım gibi İstanbul’dan Almatı’ya uçtum. Daha seyahatim başlamadan her şeyin güzel gideceği belli olmuştu. Kazakistan’a seyahat ederken Air Astana firmasından bilet aldım. Biletimi aldıktan sonra kendilerine mail atarak, mümkünse Business Class ‘da uçmak istediğimi deneyimlerimi web sitemde yazacağımı belirten bir mail atmıştım. Uçuş saatim geldiğinde Atatürk havalimanın da hazırdım. Uçağım 21.55 de hareket edecek. Check-in yapmak ve bagajımı vermek için sırada beklerken acaba Business Class bilet verdiler mi diye düşünüyordum. Çünkü mailime geri dönüş yapmamışlardı. Pasaportunu verip işlemlerimi bitirdikten sonra Business Class bilet verdiklerini gördüm. O an gerçekten uçuyordum. Yaklaşık 5.30 saatlik bir yolculuk sonunda Kazakistan’ın Almatı şehrine iniş yaptık.
Almatı şehrinde konaklama işini Couchsurfing üzerinde hallettim. Kalacak olduğum yerde havalimanına oldukça yakın sayılabilecek bir konumda. Havalimanından 106 no lu otobüse binerek arkadaşımın evine gittim. Direk şehir merkezine gitmek isterseniz 95 no lu otobüse binebilirsiniz.
106 no lu otobüs ise yaklaşık 20 dakika seyahat ettikten sonra arkadaşımın evine yakın olan durakta indim. Sokakların isimleri yazmadığı için birkaç kişiye sorarak adresi buldum. Eve girdiğimde saat sabah 07.00’yi gösteriyordu. Bu arada Kazakistan Türkiye’den +3 ileride, inince saatinizi ayarlamayı unutmayın. Biraz sohbet edip bir şeyler yedikten sonra yatıyorum. Saat farkından ve de uçakta uyumadığım için resmen sarhoş gibi hissediyorum kendimi.
Öğleden sonra 15.00 gibi Almatı şehrini keşfetmek üzere dışarı çıkıyoruz. İlk durağım Arbat Caddesi oluyor. Trafiğe kapalı olan caddede kurulan Standlar da hediyelik eşyalar satılıyor. Caddenin sonunda doğru devam ettiğinizde ise köy pazarı var. Köy pazarı sadece Cumartesi ve Pazar günleri açıkmış, diğer günler ise kurulmuyor. Köy pazarı gerçekten ilginç açıkta satılan etler, kurutulmuş birbirinden farklı balıklar ve süt ürünleri satılıyor. Pazarda gezdikten sonra ki durağımız Zenkov’s Katedrali. Katedrale giderken birçok parkın içerisinde geçtik, şehir merkezinde birçok park ve bahçe yer alıyor.
Katedral’de büyükçe bir parkın içerisinde yer alıyor. Benim ziyaret ettiğim tarihte katedral yenileme çalışmaları yapılıyordu ama içerisini gezebiliyorsunuz. Çok büyük olmayan, birazda bakımsız bir kilise ama hazır Almatı’ya kadar gelmişken görmeden dönmeyin derim. Katedrali gezdikten sonra bir şeyler yemek için yakınlardaki bir restaurant a oturduk. Kazakistan’da At eti birçok yemekte yerini almış. Bende daha önce at eti yemediğim için ‘’Beşparmak’’ yemeğini sipariş veriyorum. Oldukça büyük bir porsiyon geliyorum geliyor. Altında mantı hamuru üstünde ise et var. Hepsini bitirememiş olsam da yemeği çok beğendim. Yemeği yedikten sonra eritmek için yürüyüş yapmaya devam ettim. Sonrasında ise otobüse binerek evin yolunu tuttum. Dün çok fazla uyuyamadığım için hala kendime gelemedim. Sıcak bir duş alıp yatağa girme vakti, çünkü yarın Dünya’nın 2. Büyük kanyonu olan Charnyn Kanyona gitmek için erkenden kalkmam lazım.
Almatı’daki 2. Günüm
Almatı şehrindeki 2. Günümde sabah 06.00 da kalkıyorum. Hemen bir şeyler atıştırıp Kanyon turuna katılacağım yere gidiyorum. Sabah 07.30 tur otobüsü hareket edecek. Tam gün sürecek tur için ödediğim fiyat ise 4000 Tenge yani yaklaşık 11 Dolar. Çok pahalı değil çünkü kanyonun bulunduğu yer Almatı şehrine yaklaşık 210 km uzaklıkta yer alıyor. 08.00 da hareket eden otobüsümüz saat 11.00 da kanyona varıyor. Rehberimiz eşliğinde kanyonun girişe doğru yürüdükten sonra 16.00’da otobüste buluşmak üzere diyerek herkes etrafa dağıldı.
Ben önce kanyonun inen merdivenlerde inerek yaklaşık 40 dakika süren yürüyüş sonunda kanyonun sonuna ulaştım. Kanyonun sonunda debisi oldukça yüksek bir nehir yer alıyor. Bırakın yüzmeyi dizinize kadar bile giremezsiniz, alır götürür sizi. Nehirden sonra kanyon devam ediyor fakat karşıya geçmek pek mümkün değil. Nehrin kenarlarında ise meşhur Kazakistan çadırları ‘’Yurtlar’’ bulunuyor. İsterseniz geceyi bu çadırlarda konaklayarak geçirebilirsiniz. Yakınlarda birde restaurant var, aç kalmazsınız yani. Nehrin kenarındaki ağaçlık bölgede bir şeyler atıştırdıktan sonra geldiğimiz yolda geri yürümeye başladım. Kanyonun ara kollarında gezmeye sonrasında ise tepeden bakmak için daha yükseklere çıkmayı planladım. Kanyonun ara kollarına girdikçe daha farklı şekillerde taşlar görüyorsunuz. Bu kadar büyük bir kanyonda şimdiye kadar gezmemiştim. Taşların birçoğu üzerinize düşecekmiş gibi duruyor. Aklıma direk çizgi film Çakal Vayli geliyor. Kanyon da drone uçurduktan sonra kayaların üstüne çıkmak için ana yola dönüyorum.
Kanyona giriş yaptığımız yerden yukarı çıkarak kayaların tepesinden kuş bakışı olarak kanyonu izleyebiliyorsunuz. Yukarı çıkarken insan yoruluyor, nefes nefese kaldım. Bölge taşlık olduğu için bastığınız yerlere dikkat etmeniz gerekli, her an düşebilirsiniz. Yüksek bir kayanın tepesinden kanyona duş bakışı izledikten sonra artık otobüsüme dönebilirdim, zaten saatte çok 15.15 olmuştu. Yavaş yavaş otobüsün bizi bıraktığı bölgeye doğru yürüyüp, hareket saatini bekledim. Otobüsümüz tam saatine herkesin gelmesiyle hareket etti. Saat 19.30’da ise şehir merkezine dönüş yaptım.
Kanyon’la ilgili daha detaylı bilgileri, turu nereden aldığımı ve nereden hareket ettiğiniz falan ayrı bir yazıda yazacağım.
Turdan sonra eve geçmeden önce yol üzerindeki bir restaurant ta oturup yemek yedik. Karımızı da güzelce doyduğuna göre eve geçebilirim. Halen üzerimden yol yorgunluğu atamadım, o yüzden bir an önce duş alıp yatmak istiyorum.
Almatı’daki 3. Günüm
Almatı’daki son günümde şehirden biraz daha uzaklaşmaya, doğaya çıkmayı planladım. Bugün ki ilk durağım şehri panorama olarak izleyebileceğim yer olan Kok Tobe, sonrasında Medeu ve Shimbulak olacak.
Arkadaşım evinden çıkıp en yakın otobüs durağından otobüse atladığım gibi Kok Tobe’ye çıkabileceğim teleferiğin hareket ettiği yere vardım. Otobüs ile yolculuk yaklaşık 30 – 35 dakika falan sürdü. Kok Tobe’ye çıkmadan önce Burger King’de bir şeyler yedim. Burger King’in hemen sağ tarafında Kok Tobe’ye çıkan Teleferikler yer alıyor. Bunları kullanarak yaklaşık 5- 6 dakika ‘da tepeye çıkmanız mümkün. Kok Tobe’de şehrin bir kısmını görebiliyorsunuz ama öyle müthiş bir manzarası yok. Tepede ise lunapark, çeşitli jimnastik aletleri ve birkaç tane restaurant bulunuyor. Bunun dışında bir şey yok. Kok Tobe’de gezdikten sonra aşağıya inip Medeu’ya gitmek için otobüse binmem gerekiyor. İsterseniz yine teleferik kullanarak veya yürüyerek Medeo otobüslerinin hareket ettiği yere ulaşabilirsiniz.
Ben teleferiğe para vermek aşağıya yürüyerek inmeye kadar verdim. Yaklaşık 20 dakika yürüyerek aşağı inebiliyorsunuz. Aşağı indikten sonra Medeu’y giden otobüsün nereden hareket ettiğini sordum. Tabii Rusça bilmiyorsanız işiniz biraz zor, kimse İngilizce bilmiyor desem yeridir.
Otobüse binmek için durakta beklemeye başladım. Otobüslere binmek için toplu taşıma kartınız olması lazım. Bizdeki İstanbul Kart gibi, içine para yükleyip kullanabiliyorsunuz. Havalimanında veya şehir merkezinden alabilirsiniz. Kartım olduğu için otobüs gelince direk atladım. Otobüse binince kartınızı cihazlara okutmayı unutmayın, hem giderken hem de gelirken görevli otobüse binip tek tek kartları cihaz yardımı ile kontrol etti, üç kuruş için ceza ödemeyin. :D
Neyse yaklaşık 30 dakikalık yolculuk sonunda son durak olan Medeu’ya vardım. Medeu ismi bölgede yer alan Buz pistinden geliyor, zaten otobüsten inince büyük bir buz pisti stadyumu göreceksiniz. Medeu’dan direk karlı dağların yer aldığu yer olan Shimbulak’a giden Eco Bus’lar var. Bence benim gibi yapın ve Shimbulak’a gitmek. Çünkü Shimbulak yolu oldukça dik, virajlı ve yakın değil. Eco Bus’a binmek için bilet aldıktan sonra otobüsteki yerimi aldım. Tavsiyem şoförün hizasına oturmanız :) Yaklaşık 20 -25 dakikalık yolculuk sonunda Shimbulak dağı eteklerine vardım. Bu arada bir çok trekking rotası var. Özellikle yaz aylarında birçok kişi günübirlikte veya çadırlarıyla kamp yaparak birkaç günlerini burada geçiyorlar.
Benim ayakkabım ve üstüm çok uygun olmadığı için ormanın içine girdim. Shimbulak’ı ziyaret ettiğim Mayıs ayında bile bölgede kar vardı. Shimbulak kış sporlarını gerçekleştirmek için çok ideal bir yer. Birçok pist ve telesiyej buluyor. Kış aylarında tatilini geçirmek içinde oldukça ideal bir yer.
Dönüş yolunda ise Eco Bus’ı kullanmak yerine yürüyemeye kadar verdim. Yokuş aşağıya indiğim halde bile bazen zorladım diyebilirim. Yol boyunca güzel manzaralar size eşlik ediyor. Yaklaşık 3 saatlik yürüyüş sonunda başlangıç noktam olan Medeu’ya döndüm.
Medeu ‘dan bindiğim otobüs ile Kok Tobe Teleferiğinin hareket ettiği yere geri döndüm. Akşam eve döndüğüm saat 20.00’i gösteriyordu. Benim misafir eden arkadaşım ile birlikte son kez akşam yemeği yemek için dışarı çıktık. Güzel bir yemek yedikten ve içki içtikten sonra eve döndük.
Shimbulak, Kok Tobe ve Medeu’ya gitmek için ödediğim ücretleri Kazakistan Gezi Maliyetleri yazımda detaylı olarak bulabilirsiniz.
Yarın sabah Almatı şehrinden Kazakistan’daki ikinci durağım olan başkent Astana’ya uçuşum var. Bakalım Astana’da nasıl bir şehir. :)
Emir Aşkın204 Posts
Seyahat Yazarı, Gezgin, “Aroundtogether” gezi sitesini hayata geçiren, gezmek için işinden istifa eden, Gemi İnşaa Mühendisi.
0 Yorum